Geçmişimi Öğreniyorum
Aile
Tarihi
Aile tarihi, üyesi olduğumuz ailenin ya da seçtiğimiz başka
bir ailenin geçmişinin ayrıntılı olarak incelenmesidir.
Aile tarihi oluşturulurken araştırma yapmamız gerekir.
Araştırma ile sahip olduğumuz bilgiler aile tarihini öğrenmemize yardımcı
olacak ve tarihi öğrenmek için bize yol gösterecektir. Güncel bilgilerimizden
yola çıkarak geçmişe doğru gideriz. Örneğin, büyük annemizden anne, babasının
öykülerini dinleriz. Mümkün olduğunca geriye gidip bilgi toplarız.
Araştırma süresince fotoğraf, eşya, belge de toplamaya
çalışmalıyız. Eşya, fotoğraf ve belgeler araştırmamızı destekleyen unsurlardır.
Araştırmamızın sağlam kaynaklara dayanması ve bilimsel nitelik kazanması için
ulaşabileceğimiz her türlü unsuru değerlendirmeliyiz.
Aile tarihini araştırırken, sözlü tarih yöntemini
kullanabiliriz.
Araştırma süresince fotoğraf, eşya, belge de toplamaya
çalışmalıyız. Eşya, fotoğraf ve belgeler araştırmamızı destekleyen unsurlardır.
Araştırmamızın sağlam kaynaklara dayanması ve bilimsel nitelik kazanması için
ulaşabileceğimiz her türlü unsuru değerlendirmeliyiz.
Aile tarihini araştırırken, sözlü tarih yöntemini
kullanabiliriz.
Sözlü tarih, belli bir konu ile ilgili olarak, konu hakkında
bilgi sahibi olan kişilerle görüşmeler yapılarak bilgi toplamak, incelemektir.
Sözlü tarih, tarihin bir kolu değil, bir yöntemidir.
Sözlü tarih yöntemi kullanılırken aşağıdaki aşamalar
izlenir:
Araştırma yapılacak konunun belirlenmesidir. Örneğin, aile
tarihi.
Araştırmada kaynak olarak yararlanılacak kişilerin
belirlenmesidir. Bu kişiler seçilirken konu ile ilgili yeterince bilgi sahibi
olmalarına dikkat edilmelidir. Örneğin, aile tarihi araştırılırken ailenin
yaşça en büyük bireyleri seçilebilir (Büyük teyze, büyük amca, dede gibi.).
Görüşme sırasında kaynak kişiye ya da kişilere sorulacak
soruların belirlenme aşamasıdır. Soruların önceden hazırlanması, görüşmenin
daha verimli geçmesini sağlar. Aile büyüklerine aşağıdaki sorular sorulabilir:
•
Adınız, soyadınız nedir?
•
Kaç yılında, nerede doğdunuz?
•
Mesleğiniz nedir?
•
Anne ve babanız nerede doğmuştur?
•
Eşinizle ne zaman evlendiniz?
•
Büyük anne ve büyük babanızla ilgili
hatırladıklarınızı anlatır mısınız? (Ne iş yaparlardı, yaşamları nasıldı vb.)
•
Çocukluğunuz nerede geçmiştir?
•
Küçükken nasıl bir evde yaşadınız?
Bu soruları genişletebilir, eklemeler yapabilirsiniz.
Görüşmede gerekli görürseniz konuyla ilgili sorular sorabilirsiniz. Sorular
basit ve dolaysız olmalıdır.
Görüşülecek kişiye, önceden sözlü tarih çalışması yapılacağı
hakkında bilgi verilmelidir. Randevu alınmalıdır.
Görüşme sırasında kayıt cihazı, fotoğraf makinesi gibi
araçlar kullanmak yararlı olur. Ayrıca soruların cevapları not edilmelidir.
Görüşme ile ilgili farklı notlar da tutabilirsiniz. Örneğin, bu soruyu
cevaplarken çok duygulandı, başımı okşadı vb.
Görüşme sırasında anlatılanlarla ilgili belge, eşya veya
fotoğraf olup olmadığını sorunuz.
Sözlü tarih yönteminde bilgi elde etmek kadar onu düzenlemek
de önemlidir. Bilgiler düzenlenirken bir bütünlük içinde olmasına özen
gösterilmelidir. Aynı konudaki bilgiler art arda yerleştirilmelidir. Fotoğraf
ve belgeler de ait olduğu konunun içinde yer almalıdır. Açık ve anlaşılır bir
dil kullanmalıdır.
•
Görüşme yapacağınız kişiye önceden konu hakkında
bilgi veriniz.
•
Görüşmenin sizin için önemini ve amacınızı
açıklayınız.
•
Kayıt yapmak için teyp, kamera gibi araçlar
kullanınız.
•
Karşınızdaki kişiyi dikkatle dinleyiniz.
•
Görüşme yaparken nazik ifadeler kullanınız.
Millî Kültür Öğeleri
Millî kültür, bir millete ait bilgi, inanç, davranışlar bütünü ile
bu bütünün parçası olan maddi
eserlerdir.
Kültürü; dinî ve millî bayramlar, gelenek görenekler, millî
kıyafetler, el sanatları, dil, tarih gibi ögeler oluşturur. Bu ögeler nesilden
nesile aktarılır.
Kültür, bölgeden bölgeye farklılık gösterebilir.
♦
Dil: Dünya üzerinde birçok ulus vardır.
Bu ulusların her birinin kendine ait dilleri vardır. Dillerin, ulusların
geçmişinde belli bir tarihi bulunur.
Dil, eserlerin nesilden nesile taşınmasını sağlar.
Atatürk'ün, cumhuriyeti kurduğu yıllarda yaptığı
çalışmaların başında Türk Dil Kurumunu kurdurması gelmektedir. Bu kurumun
amacı, Türk dilini geliştirmek, dilin milletleri birleştirici bir unsur
olduğunu Türk milletine anlatmaktır.
♦
Destan: Kahramanlık, güç, sevgi gibi
konuların işlendiği halk şiirleridir.
♦
Türkü: Ezgi ile söylenen halk şiirine
denir. Özel durumlarda ya da ezginin, sözlerin çeşitlenmesine göre ninni, ağıt,
deyiş adları da kullanılmaktadır.
♦
Tekerlemeler: Daha çok çocuk
geleneklerinde yer alan ses ve sözcük benzerliğine göre sıralanan söyleyeni
belli olmayan ürünlerdir.
Örnek: Bir berber bir berbere gel beraber bir berber dükkânı
açalım demiş.
♦
Kalıplaşmış Sözler: Dilimizde atasözleri,
deyimler, bilmecelerdir.
♦
Atasözü: Atalarımızdan günümüze ulaşan,
belli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan, düz konuşma içinde kullanılan
sözlerdir.
Deyim: Asıl anlamlarından
uzaklaşarak yeni kavramlar meydana getiren kalıplaşmış sözlerdir.
Bilmeceler: Doğa olaylarını, insan, hayvan ve
bitkileri, eşyaları konu alan, kapalı şekilde soran, çağrışımlarla bulunması
amaçlanan kalıplaşmış sözlerdir.
Bayramlar: Milletçe kutladığımızözel günlerdir.
Bayramlarda insanlar biraraya gelir, ilişkiler kuvvetlenir.
•
Dinî Bayramlar
•
Millî Bayramlar
•
Hıdırellez Bayramı
•
Nevruz Bayramı
•
Mevsimlik Bayramlar
Gelenek ve Görenekler
Gelenek, bir
toplumda eskiden kalmış olmaları nedeniyle saygın tutulup kuşaktan kuşağa
iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, töre ve davranışlardır.
Görenek ise bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma
alışkanlığıdır.
Halk Oyunları: Düğün, nişan, asker uğurlamalarında,
dinî ve millî bayramlarda oynanır. Geleneksel kıyafetler giyilir. Figürleri
yöreden yöreye değişir.
Türk gelenek ve göreneklerinde, misafire kahve ikram etmek,
dinî bayramlarda büyükleri ziyaret etmek, millî oyunlar oynamak, sünnet, düğün
gibi özel günleri kutlamak gibi davranışlar vardır.
Gelenek ve görenekler kanunlarda belirtilmez. Ancak toplumda
uyulması beklenen davranışlardır.
Yiyecekler, İçecekler: Beslenme biçimi, içinde
bulunulan kültürel, coğrafi ve ekonomik özelliklere göre şekillenir. Türk
mutfağı Türk kültürünü yansıtır. Türk mutfağı denince, Türkiye'de yaşayan
insanların beslenmesini sağlayan yiyecek, içecekler, bunların hazırlanması,
pişirilmesi, korunması, yemek yapma teknikleri anlaşılır.
El Sanatları: insanoğlu var olduğundan beri tabiat
şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel Türk el sanatlarından
halıcılık, kilimcilik, kumaş dokumacılığı, dericilik, ahşap ve ağaç işçiliği
vb. sıralanabilir.
Giyim - Kuşam: Giyinme, insanların doğa koşullarından
korumak için yaptığı bir eylemdir. Zamanla doğal, toplumsal etkenlerle biçim
değiştirmiştir. Bu değişimde coğrafi özelliklerin ve kullanılan malzemelerin de
etkisi olmuştur. Giyim, toplumun özelliklerini yansıtır.
Türklerin eskiden beri oynadığı oyunlar vardır. Bu
oyunlardan bazıları çocuklar arasında da oynanmaktadır. Saklambaç, birdirbir,
bezirgânbaşı gibi oyunları örnek olarak verebiliriz.
Yaşam şartlarının ve çevrenin değişmesi, teknolojinin gelişmesi
oynanan oyunları da etkilemiştir. Büyüklerimiz küçükken bez bebek, topaç gibi
oyuncaklarla oynarlarmış. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile çeşit çeşit
oyuncaklar, bilgisayar oyunları oynanmaktadır.
Örnek oyun
iki oyuncu kendilerine birer ad seçerler. Örneğin, biri
"Elma", öbürü "Armut" olur.
Öbürleri bunu bilmezler. "Elma" ile "Armut" karşılıklı durarak el ele tutuşurlar. Oyuncular
sırayla onların kolları altından oyunun şarkısını söyleyerek geçerler:
Öbürleri bunu bilmezler. "Elma" ile "Armut" karşılıklı durarak el ele tutuşurlar. Oyuncular
sırayla onların kolları altından oyunun şarkısını söyleyerek geçerler:
"Aç kapıyı bezirgânbaşı, bezirgânbaşı...
Kapı hakkı ne verirsin? Ne verirsin?
Arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun!"
Şarkının son hecesine rastlayan oyuncu tutularak usulca,
"Elma mı, armut mu?" diye
sorulur ve hangisini seçerse onun ardına geçer. Bütün oyuncuların bu seçimi yapmasından
sonra ortaya bir çizgi çekilir. Gruplar karşı karşıya geçerek çekişmeye başlarlar. Güçlü grup
oyunu kazanır.
sorulur ve hangisini seçerse onun ardına geçer. Bütün oyuncuların bu seçimi yapmasından
sonra ortaya bir çizgi çekilir. Gruplar karşı karşıya geçerek çekişmeye başlarlar. Güçlü grup
oyunu kazanır.
Millî kültürün ögeleri toplumu yansıtır. Ülkemizde kurulmuş
olan eski medeniyetlerin kalıntıları ve onlardan kalan eserler de millî
değerlerimizdir. Özellikle Anadolu'da Selçuklular, Osmanlılar döneminden
günümüze kadar varlıklarını sürdürebilmiş değişik türde ve çok sayıda mimari
eser vardır. Bu eserler, en değerli kültürel mirasımızdır. Bu mirasın en belirgin
örnekleri köprüler, saraylar, camiler, çarşılar, köşkler, çeşmeler olarak
sıralanabilir.
Toplumlarda teknoloji, yaşam şartları sürekli değişmektedir.
Bu değişim kültürü de etkilemektedir. Kültür, nesilden nesile değişerek
aktarılmaktadır. Kültürün değişime uğramasının en somut örneği mimari alanında
görülebilir. Yaşadığımız yerde çeşitli özellikleri olan eski binalar
bulunmaktadır. Bu binalar onarım ve restorasyon çalışmaları ile varlığını
sürdürmektedir.
Bir milletin en değerli varlıklarından biri kültür
öğeleridir. Türk gençleri olarak bizler bu ögeleri tanımalı, yaşatmalıyız. Bu
hem birey olarak hem de millet olarak kimliğimizi korumak için gereklidir.
Osmanlı Devleti 1299 yılında Osman Bey tarafından kuruldu.
Kısa zamanda güçlenerek Anadolu'da Türk siyasi birliğini gerçekleştirdi.
Balkanlarda da gelişmesini sürdürdü. 16. yüzyılda dünyanın büyük devletlerinden
biri hâline geldi. Ancak zaman içerisinde büyümenin getirdiği askerî, siyasi ve
ekonomik sorunlara kalıcı çözümler bulunamadı. Bu yüzden, devletin
zayıflamasına ve gerilemesine engel olunamadı.
Osmanlı Devleti, Avrupa devletleri gibi birtakım yenilik
hareketlerine girişti ise de pek başarılı olamadı.
Fransız ihtilali bütün dünya devletlerini olduğu gibi
Osmanlı Devleti'ni de etkiledi. Eşitlik, hürriyet, adalet ve milliyetçilik
fikirleri hızla yayıldı. Osmanlı ülkesinde yaşayan pek çok millet,
milliyetçilik düşüncesinin etkisi ile ayaklandı. Bu olaylar Osmanlı Devleti'nin
içte ve dışta zayıflamasına neden oldu.
19. yüzyıl başından itibaren Osmanlı Devleti'nde
demokratikleşme hareketleri başladı. Türk aydınlarının çalışmaları ile
meşrutiyet yönetimine geçildi (1876). Ancak bu yönetim uzun sürmedi. 1908'de
meşrutiyet, ikinci kez ilan edildi. Bu da Osmanlı Devleti'ni yıkılmaktan
kurtaramadı.
Trablusgarp ve Balkan savaşlarında uğradığı yenilgilerle
toprak kaybetmeye devam eden Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'na girmek
zorunda kaldı. Osmanlı Devleti, bu savaşta itilaf Devletlerine karşı, ittifak
Devletlerinin yanında savaştı. Fakat savaştan yenik çıktı.
Osmanlı Devleti ittifak Devletleri ile birlikte girdiği
Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkınca itilaf Devletleri ile ağır koşullar
içeren Mondros Ateşkes Anlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı. 30 Ekim 1918'de
Limni adasının Mondros Limanı'nda ateşkes imzalandı.
Ateşkese göre,
•
istanbul ve Çanakkale boğazlarındaki istihkâmlar
itilaf Devletleri tarafından işgal edebilecekti.
•
Boğazlar bütün gemilere açılacaktı.
•
Osmanlı ordusu terhis edilecek, silahları galip
devletlere teslim edilecek,.
•
Osmanlı Devleti'nin tüm haberleşme araçları
galip devletlere bırakılacak,
•
itilaf Devletleri güvenliklerini tehlikeye
sokacak bir durum ortaya çıkarsa Osmanlı Devleti'nin herhangi bir toprağını
işgal edecekti (7. madde).
•
Anodolu ile Rumeli'nin bağlantısı kesiliyor,
•
istanbul'un güvenliği tehlikeye düşüyor,
•
Osmanlı Devleti'nin boğazlar üzerindeki
egemenliği sona eriyordu.
•
Osmanlı ordusunun silahlarını teslim etmesi ile
devletin savunma gücü kalmıyordu.
"istihkâm: Düşman saldırısını durdurmak, düşmana
karşı savunma yapmak amacıyla düzenlenmiş yer.
Ateşkesin en önemli maddesi ise galip devletlerin Osmanlı
Devleti'nde istedikleri yeri işgal edebilmelerini sağlayan maddeydi. Bu maddeye
dayanan galip devletler Osmanlı Devleti'nin bütün topraklarını işgal ederek
aralarında paylaşmak istediler.
Osmanlı Devleti'nin
Durumu
Padişah ve hükümet, milletin haklarını savunacak durumda
değildi. Padişah, galip devletlerin çok güçlü olduğuna ve onlarla
uğraşılamayacağına inanıyordu. Bu durum galip devletlerin yurdumuzu işgalini
kolaylaştırdı.
İşgaller;
•
13 Kasım 1918'de İtilaf Devletlerinin ortak
donanması istanbul önlerine geldi.
•
ingilizler; Antep, Urfa, Maraş ve Musul'u işgal
edip Samsun ve Merzifon'a askerî birlikler çıkardılar (ingilizler daha sonra
Urfa, Antep ve Maraş'ı Fransızlara bıraktılar.).
•
Fransızlar, Adana ve çevresini işgal ettiler.
•
italyanlar ise Antalya ve Konya yöresini işgal
ettiler.
•
Yunanlılar, ingilizlerin yardımı ile İzmir'i
işgal ettiler (15 Mayıs 1919).
itilaf Devletlerinin bütün işgalleri Mondros Ateşkes
Anlaşması'nın koşullarına aykırıydı.
Padişah ve Osmanlı Hükümeti (Sadrazam ve Bakanlar) bu
olaylara seyirci kalıyor, işgalleri önlemek için çaba harcamıyordu.
•
Vatanını kurtarmak için önce ulusal dernekler
(millî cemiyetler) kurdular.
•
Sonra yine vatanı kurtarmak ve bağımsız yaşamak
için Kuvayımilliye (Millî Kuvvetler) adı verilen birlikler oluşturuldu.
• Düzenli bir ordu değildi; yurdunkurtuluşu için yeterli
değildi.
• Düzenli ordunun kuruluşuna kadarTBMM'ye zaman kazandırdılar.
• Güney Cephesi'nde tek başlarınaFransızları yenmeyi
başardılar.
• Ancak yurdumuzu düşmanlardantamamen kurtarmak için düzenli
bir orduya
gereksinim vardı.
gereksinim vardı.
Mustafa Kemal'e göre tek çare Türk milletinin gücünü
harekete geçirip yeni bir Türk devleti kurmaktı. Bunun için 19 Mayıs 1919'da
Samsun'a çıkarak çalışmaya başladı. Mustafa Kemal'in görevi Samsun ve
çevresinde Pontusçu Rumların Türklere saldırılarını ve isyanlarını önleyerek
Samsun'un işgalini önlemekti.
Mustafa Kemal'in amacı da Anadolu'ya geçip işgalci
devletlere karşı kurtuluş mücadelesini başlatmaktı. Mustafa Kemal 9. Ordu
Müfettişliğine atandı. Samsun'da birlik ve beraberliği sağladı. Emirler verdi,
toplantılar yaptı, işgallere karşı mitingler düzenlenmesini istedi.
a.
Genelgeler
Mustafa Kemal Samsun'dan Havza'ya, oradan Amasya'ya geldi.
Burada Rauf Bey, Refet Bey ve Ali Fuat Paşa ile birlikte Amasya Genelgesi'ni
yayınladılar. Genelge ile Türk milletini mücadeleye çağırdılar.
•
Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı
tehlikededir.
•
istanbul'daki hükümet, üzerine aldığı
sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir.
•
Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve
kararı kurtaracaktır.
•
Milletin haklarını savunmak için millî bir
kurulun varlığı çok gereklidir.
•
Sivas'ta millî bir kongre toplanacaktır.
•
Bu kongereye halkın güvenini kazanmış kişilerin
seçilip temsilci olarak gönderilmesi gerekmektedir.
•
Genelge, kurtuluş mücadelesinin gerekçesini,
amacını ve yöntemini belirtmiştir.
•
Kurtuluş Savaşı için atılan ilk adımdır.
•
Mücadelenin milletçe kazanılabileceği
vurgulanmış, Türk milletine egemenliği ele alma konusunda çağrı özelliği
taşımaktadır.
•
Genelge padişaha karşı bir başkaldırı özelliği
taşır.
Bu nedenle padişah Mustafa Kemal'i geri çağırdı. Fakat o
geri dönmeyerek çalışmalarını sürdürdü.
b.
Kongreler
itilaf Devletleri yurdumuzu paylaşırken Doğu Anadolu'yu
Ermenilere vermek istemişlerdi. Buna karşılık Doğu Anadolu halkı bölgenin
Türklüğünü ve haklarını savunmak için Doğu Anadolu Haklarını
Koruma Derneğini kurdu. Dernek, Erzurum'da düzenlediği
kongreye Mustafa Kemal'i çağırdı.
Mustafa Kemal Erzurum'da 9. Ordu Müfettişliğinden ve
askerlik görevinden ayrıldı.
23 Temmuz 1919'da toplanan kongrede başkanlığa Mustafa Kemal
seçildi.
•
Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür,
bölünemez.
•
Her türlü yabancı işgale, millet birlikte karşı
koyacaktır.
•
Vatanın ve bağımsızlığın korunmasına Osmanlı
Hükümeti'nin gücü yetmezse, geçici bir hükümet kurulacaktır.
•
Millî meclis, hemen toplanmalı ve hükümet
işlerini denetlemelidir.
•
Kongre sonunda Mustafa Kemal'in başkanlığında
bir Temsil Heyeti seçildi.
Kongre toplanış biçimi bakımından
yöresel, aldığı kararlar bakımından ulusal bir kongredir. Kongre kararlarından
ulusal bir hükümet kurma ve ulusal egemenliği gerçekleştirme düşüncesi
anlaşılmaktadır.
Kongrenin çağrısı Amasya Genelgesi ile yapılmıştı. Kongre
bütün yurdun birliğini sağlamayı amaçlıyordu. Kongre başkanlığına yine Mustafa
Kemal seçildi. Kongrede en çok başka bir ülkenin koruyuculuğu altına girme konusu
tartışıldı ve kabul edilmedi.
•
Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul
edildi.
•
Bütün ulusal dernekler Anadolu ve Rumeli'nin
Haklarını Koruma Derneği adı altında birleştirildi.
Kongrenin sonunda Mustafa Kemal'in başkanlığında bir Temsil
Heyeti seçildi.
Sivas Kongresi toplanma biçimi ve alınan kararlar açısından
ulusal bir kongredir. Çünkü yurdumuzun her yerinden gelen delegelerle toplandı.
Ayrıca bu kongrede yurdumuzun tamamını ilgilendiren kararlar alındı.
Sivas Kongresi'nden sonra her şeye rağmen Mustafa Kemal
kongrenin aldığı kararları padişaha bildirmek istedi. Sadrazam Damat Ferit
Paşa'nın engellemesi ile karşılaşınca istanbul ile Anadolu'nun ilişkisini kesti
ve Damat Ferit Paşa istifa etmek zorunda kaldı.
iş başına gelen Ali Rıza Paşa Hükümeti Temsil Heyeti ile
anlaşmak zorunda kaldı. Amasya Görüşmeleri (20 - 22 Ekim 1919) istanbulHükûmeti'nin
temsilcisi Salih Paşa ile Mustafa Kemal Amasya'da bir araya gelerek kararlar aldılar.
Osmanlı Hükümeti Temsil Heyetini tanıyacak, Türk vatanının
bağımsızlığı ve korunması için çaba harcayacaktı.
Millî Meclis güvenilir bir yerde toplanacaktı. Önemi
istanbul Hükümeti, Erzurum ve Sivas Kongresi'nin kararlarını
kabul ediyordu. Yine istanbul Hükümeti Temsil Heyetini tanımış oluyordu.
Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi. istanbul'a
gidecek milletvekilleri ile görüştü. Milletvekillerine mecliste yapmaları
gereken işleri anlattı.
Ankara haberleşme ve ulaşım olanakları bakımından önemli bir
merkezdi. Ayrıca Anadolu'daki cephelere yakın ve güvenli konumdaydı.
Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak bastıktan sonra Anadolu'da
gittiği yerler:
Samsun (19 Mayıs 1919), Havza, Amasya (Amasya Genelgesi, 22
Haziran 1919), Erzurum (Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919), Sivas (Sivas
Kongresi, 4-11 Eylül 1919), Ankara (27 Aralık 1919)
ikinci Meşrutiyet ile kurulan Osmanlı Mebusan Meclisi'ni
padişah, Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra kapatmıştı. Bu nedenle padişahın ve
Osmanlı Hükûmeti'nin yaptığı işler denetlenemiyordu.
Erzurum ve Sivas kongrelerinde meclisin açılması kararları
alınmış, Amasya Görüşmeleri'nde de istanbul Hükümeti bunu kabul etmişti.
Mustafa Kemal meclisin Anadolu'nun güvenli bir yerinde açılmasını istiyordu.
Ancak Osmanlı Hükümeti ve padişah meclisin istanbul'da açılmasına karar verince
Mustafa Kemal milletvekilleri ile görüşmek için Ankara'ya geldi.
Osmanlı Mebuslar Meclisi 12 Ocak 1920'de İstanbul'da
toplandı. Mustafa Kemal'e bağlı milletvekilleri mecliste bir grup oluşturarak
Mustafa Kemal'in kendilerine verdiği ilkeler doğrultusunda bir bildiri
hazırladılar (28 Ocak 1920). Buna tarihimizde Misakımillî (Millî Ant.), Ulusal
Yemin adı verilir.
•
Monros Ateşkes Anlaşması'nın imzalandığı
sıradaki Türk vatanı bölünmez bir bütündür.
•
Millî ve ekonomik gelişmemizi engelleyen
ayrıcalıklar kaldırılmalıdır.
Yurdumuzdaki azınlıkların hakları yabancı ülkelerde bulunan
insanlarımıza verilen haklar kadar olmalıdır.
Türk vatanının sınırları çizildi.
İşgallere karşı çıkıldı. Misakımillî kararları Kurtuluş Savaşı'mızın programı
olmuştur.
Misakımillî kararları itilaf
Devletlerini kızdırdı. Milletvekillerini tutukladılar ve İstanbul'u işgal
ettiler (16 Mart 1920).
ç. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Açılışı (23 Nisan 1920)
İstanbul'un işgali üzerine Mebuslar Meclisi kapatıldı ve
bazı milletvekilleri tutuklandı. Bunun üzerine Mustafa Kemal Ankara'da yeni bir
meclisin açılmasına karar verdi. Seçimler yenilendi, istanbul'dan kaçabilen
bazı milletvekilleri de Ankara'ya geldi. Hazırlıklar tamamlanınca büyük bir
törenle Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de açıldı.
Meclis başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Mustafa Kemal
meclise bir önerge verdi.
Önergede yer alan konular şunlardı:
• Hükümet
kurmak zorunludur.
• TBMM'nin
üstünde bir güç yoktur.
• TBMM
yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
• Meclisten
seçilecek bir kurul (Bakanlar Kurulu) hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı
hükümetin de başkanıdır.
TBMM bu önergeyi kabul etti. Yeni Türk devletinin temelleri
atıldı. Kurulan hükümete Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adı verildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Açılmasından Sonraki Olaylar
İstanbul Hükümeti'nin başında bulunan Damat Ferit Paşa, Türk
halkını meclise karşı ayaklandırmak istedi. Padişah veşeyhülislamın imzaladığı,
Mustafa Kemal'in öldürülmesini isteyen fetvalarını uçaklar ile Anadolu'ya
dağıttı. itilaf Devletlerini ve azınlıkları destekledi.
Ayrıca, Kuvayımilliye birliklerinden bir kısmı düzenli
ordunun emrine girmek istemediği için ayaklandı. Ayaklanmalar bastırıldı. TBMM
düzenli bir ordu kurarak Kurtuluş Savaşı'nı başlattı.
Ancak TBMM'nin açılışından sonra meclis;
1.
istanbul Hükümeti,
2.
Azınlıkların ayaklanmaları (itilaf Devletleri
kışkırttı.)
3.
Düzenli orduya karşı çıkan Kuvayımilliye
birliklerinin (Çerkez Ethem, Demirci Mehmet Efe gibi) çıkardığı ayaklanmalarla
uğraşmak zorunda kaldı.
Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde MisakımilITnin kabulünden
sonra güç kazanan Millî Mücadele Hareketi, Birinci Dünya Savaşı'nın galip
devletlerini telaşa düşürdü. Daha önce aralarında anlaşarak düzenledikleri bir
antlaşma metnini Osmanlı Hükümeti'ne kabul ettirmek için harekete geçtiler.
Antlaşma maddelerini görüşmek için Osmanlı Hükümeti'ni
Fransa'da Paris'in Sevres (Sevr) kasabasına çağırdılar. Buraya giden Osmanlı
Heyeti 10 Ağustos 1920'de itilaf Devletlerinin baskısıyla Sevr Antlaşması'nı
imzaladı.
Bu antlaşma ile Türk halkının son toprak parçası olan
Anadolu da elinden alınıyor, ordusu ve donanması olmayan sömürge bir Osmanlı
Devleti ortaya çıkıyordu. TBMM bu antlaşmaya büyük tepki gösterdi. Antlaşmayı
tanımadı. Antlaşmayı imzalayan istanbul Hükümeti'ni vatan haini ilan etti.
Savaş Dönemi
Kurtuluş Savaşı'nda savaş dönemiDoğu Cephesi'ndeki
savaşlarla başlar.Lozan Barış Antlaşması ile sona erer.
1.
Doğu Cephesi: Ermenilerle savaşıldı.
Gümrü Antlaşması yapıldı (2 Aralık 1920).
2.
Güney Cephesi: Fransızlarla
savaşıldı. Urfa, Antep, Maraş Savunması. Ankara Antlaşması yapıldı (20 Ekim
1921).
3.
Batı Cephesi: Yunanlılarla savaşıldı.
a.
Birinci inönü Savaşı
b.
ikinciinönü Savaşı
c.
Sakarya Savaşı
d.
Büyük Taarruz
Mudanya Ateşkesi yapıldı (11 Ekim 1922).
Kurtuluş Savaşı'nda; Doğu Cephesi'nde, Güney Cephesi'nde ve
Batı Cephesi'nde mücadele edildi. Ayrıca içerde padişah orduları ile savaşıldı.
Mustafa Kemal'in önderliği, Türk milletinin gücüyle birleşince her zorluğun
üstesinden gelindi.
1. Doğu Cephesi: itilaf Devletleri Mondros Ateşkes
Anlaşması'na bir madde koyup Doğu Anadolu'yu Ermenistan'a vermek istediler.
Ermeni saldırılarında insanlarımız toplu olarak katledildi.
TBMM'nin kararıyla Kâzım Karabekir Paşa
Doğu Cephesi'nde Ermenileri yendi. 2 Aralık
1920'de Gümrü Antlaşması imzalandı.
Gümrü Antlaşması yeni Türk devletinin
Doğu Cephesi'nde Ermenileri yendi. 2 Aralık
1920'de Gümrü Antlaşması imzalandı.
Gümrü Antlaşması yeni Türk devletinin
imzaladığı ilk anlaşmadır.
2. Güney Cephesi: Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan
sonra İngilizlertarafından işgal edilen Antep, Maraş veUrfa Fransızlara
bırakıldı.
Fransızlara karşı Antep, Urfa veMaraş'ta kahramanca
savaşıldı.Kazanılan başarılar Fransızlara Türk
topraklarında tutunamayacaklarınıgösterdi.
topraklarında tutunamayacaklarınıgösterdi.
20 Ekim 1921'de AnkaraAntlaşması imzalandı. Halkın
gösterdiğibu kahramanlıklar nedeniyle TBMM
tarafından Antep'e "Gazi",
Maraş'a"Kahraman", Urfa'ya da "Şanlı" unvanlarıverildi.
3. Batı Cephesi: Batı Cephesi'nde savaş 15 Mayıs
1919'da Yunanlıların İzmir'i işgaliile başladı. Asıl çarpışmalar düzenliordunun
kurulmasından sonra oldu.
Birinci İnönü
Muharebesi veSonuçları
Eskişehir'in batısındaki İnönü'ye gelenYunan ordusunu, Albay
ismet Beykomutasındaki Türk ordusu büyük biryenilgiye uğrattı. 10 Ocak 1921'de
BatıCephesi'ndeki bu ilk askerî başarı, kurtuluş
azmi ve umudunu güçlendirdi.
azmi ve umudunu güçlendirdi.
Londra Konferansı: SevrAntlaşması'nın şartlarını
biraz değiştirerekTürklere kabul ettirmek için toplanankonferans TBMM ve
Hükümet temsilcisininkârlı çıkması ile dağıldı.
Moskova Antlaşması: Birinci inönü Zaferi'nde
Türklerin gücünü gören Sovyetler Birliği 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması ile
yeni Türk devletini tanıdı.
Güçlerini artırıp yeniden saldıran Yunanlılar yine inönü'de
ismet Paşa'ya karşı 31 Mart / 1 Nisan 1921 tarihlerinde büyük bir yenilgiye
uğradılar.
Sakarya Meydan Muharebesi ve Sonuçları: Büyük bir
güçle saldıran Yunan ordusu Afyon, Kütahya ve Eskişehir'i ele geçirince Türk
ordusu çok kayıp vermemek için Sakarya ırmağının doğusuna çekildi.
TBMM, Mustafa Kemal'i başkomutanlığa atadı. Mustafa Kemal'in
komutasındaki Türk ordusu 22 gün, 22 gece süren savaş sonunda parlak bir zafer
kazandı (13 Eylül 1921).
TBMM Mustafa Kemal Paşa'ya "Mareşallik" rütbesi ve
"Gazilik" unvanı verdi. Sakarya Zaferi TBMM Hükümetinin içte ve dışta
saygınlığını artırdı.
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muhaberebesi:
26 Ağustos 1922'de başlatılan Büyük Taarruz, 30 Ağustos günü Mustafa Kemal'in
yönettiği Başkumandanlık Meydan Muharebesiyle Dumlupınar'da büyük bir zafere
dönüştü.
9 Eylül 1922'de izmir'e ulaştı. Bu büyük zafer Anadolu'nun
sonsuza kadar Türk vatanı olarak kalacağını gösterdi.
BARIŞ DÖNEMİ
1.
Mudanya Ateşkes Antlaşması
(11 Ekim 1922)
Yunanlıların izmir'de yenilgiye uğratılmasından sonra Türk
ordusu boğazlara ve istanbul'a doğru yöneldi. ingiltere görüşme isteğinde
bulundu. Mudanya'da ingiltere, Fransa, italya temsilcileri ile ismet Paşa'nın
katıldığı görüşmeler sonunda istanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya savaşılmadan
kurtarıldı.
Bu antlaşma Türk vatanını paylaşma tasarılarını sonuçsuz
bıraktı.
2.
Lozan Barış Antlaşması
8 ay süren barış görüşmeleri isviçre'nin Lozan kentinde
yapıldı, ingiltere, Fransa, italya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya
ile Türkiye temsilcileri katıldı. Dış işleri Bakanı ismet Paşa Türkiye'yi
temsil etti.
24 Temmuz 1923'te imzalanan antlaşmaya göre;
•
Yunanistan ile Meriç Irmağı sınır olacak,
•
Bozcaada ve Gökçeada Türklere verilecek,
•
Ege adaları silahtan arındırılacak,
•
Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç'ı
verecek,
•
Boğaz geçişleri Boğazlar Komisyonu tarafından
denetlenecek,
•
Suriye sınırı Ankara Antlaşmasındaki gibi
olacak,
•
Kapitülasyonlar kaldırılacaktı.
Bu antlaşma Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bütün dünya
devletleri yeni Türk devletini ve bağımsızlığını resmen tanıdılar.
Irak sınırı hariç Misakımillî gerçekleşti.
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik'te doğdu,
ilkokulu Şemsi Efendi ilkokulunda okudu. Asker olmak isteği ile sınavlara girip
Selanik Askeri Rüştiyesi, Manastır Askeri idadisi (Lisesi), Harp Okulu ve Harp
Akademisini başarıyla bitirerek kurmay yüzbaşı olarak orduya kaltıldı.
ilk gençlik yıllarından itibaren ülkenin kötüye giden durumu
ve Türk milletinin geleceği ile ilgilendi.
Mustafa Kemal, ilk askerî başarısını Trablusgarp ve Balkan
savaşlarında
gösterdi. Çanakkale Savaşlarında parlak zafer elde
edilmesinde önemli rol oynadı. Kurtuluş Savaşı'nda kazandığı Sakarya ve
Başkumandanlık Meydan Savaşı zaferleriyle Türk milletini bağımsızlığına
kavuşturdu.
Mustafa Kemal, akıl ve bilimi yol gösterici kabul ederdi.
Okuyan, araştıran, düşüncelerini eserleriyle ortaya koyan bir önderdi. Onun en
büyük eseri bağımsız, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'dir. Atatürk, üstün bir
komutan, eşsiz bir devlet adamıydı. Devlet yönetimindeki başarıları ile bütün
dünyanın hayranlığını kazandı. Birçok geri kalmış millet onun yaptıklarını
örnek aldı. Atatürk bütün hayatini; çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmayı
amaçladığı Türk milletine adamış bir insandır. 10 Kasım 1938 sabahı istanbul
Dolmabahçe Sarayı'nda gözlerini yumdu. Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşı devlet
töreni ile Ankara Etnografya Müzesindeki geçici kabre kondu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder